Kore filmi ve daha geniş anlamda Doğu Asya sineması, aksiyon filmlerinden sosyal sınıf ve çağdaş toplum eleştirilerine kadar, küresel sahnede kendi anının tadını çıkarıyor. Park Chan-wook ve Bong Joon-ho gibi yönetmenler sadece Güney Kore’de değil, Amerikan ve Batı pazarlarında da giderek daha fazla başarı elde ederken, Kore filmlerine ve dizilerine erişim her zamankinden daha kolay hale geliyor.
Bu durum, pek çok insanın bu içerik ve eğlence biçimlerini izleyene kadar hiç farkında olmadığı Kore kültürü ve tarihine daha fazla maruz kalmasını sağlıyor. Bu Kore filmleri, ister trajedi dolu suç filmleri olsun, ister daha çağdaş bir arka plan ve sosyopolitik iklimde geçen filmler olsun, gerçek olaylara ve tarihe dayanmaktadır.
10 The Chaser (2008)
2008 yılında gösterime giren The Chaser, daha sonra The Wailing filmiyle beğeni toplayan Na Hong-jin tarafından yönetildi. Filmin ana karakteri, kirli işlere bulaşmış eski bir polis olan Joong-jo’dur. Artık bir kadın satıcısı olan Joong-jo, kendini yeni ve tuhaf bir durumun içinde bulur: fahişelerinden ikisi kaybolmuştur. Onları bulmak için yola koyulduğunda, hikayesi aktif bir seri katilin hayatıyla derinden örülmüş hale gelir.
The Chaser, Seul Metropolitan bölgesinde yaşanan gerçek bir vakaya dayanıyor: seri katil Yoo Young-chul, 2000’lerin başında seks işçilerini ve yaşlı kadınları hedef aldı. Bu izlemesi hiç de kolay bir film değil, ancak kesinlikle kendi yeteneğiyle anlatacak oldukça iyi bir hikayesi var.
9 Memories of Murder (2003)
Bong Joon-ho, Parasite filmiyle tüm dünyada sinema salonlarına girdiğinde Kore sinema tarihine geçmiş olabilir, ancak en ikonik ilk filmlerinden biri Memories of Murder’dı. Hwaseong bölgesinde işlenen bir dizi cinayeti konu alan filmde Song Kang-ho suçluyu bulmak üzere görevlendirilen bir dedektifi canlandırıyor. Ancak ekibiyle birlikte pek çok çıkmaz sokağa gireceklerdir.
Bong Joon-ho’nun filmografisi içinde Cinayet Anıları en iyi filmlerinden biri olarak öne çıkıyor. Sağlam oyuncu kadrosu ve filmin teknik unsurlarının arttırdığı gerilimle, her sinemaseverin en az bir kez izlemesi gereken bir film.
8 Silenced (2011)
Gong Yoo, Gong Ji-young’un romanından uyarlanan 2011 yapımı Silenced filminde başrol oynuyor. Karakterine yeni bir kariyer fırsatı verilmiştir: sağırlar için bir okula atanan kahramanımız, parlak gözleri ve büyük bir kalple okula gelir. Ancak öğrenciler çekingen davranıp etrafında koşuşturmaya başlayınca, okulda neler olup bittiğini sorgulamaya başlar. Keşfettiği şey şudur: Öğrenciler okuldaki diğer öğretim üyeleri tarafından cinsel istismara uğramaktadır.
Sessizliğin ardındaki hikâye şu: 2000’li yılların başında bir işitme engelliler okulundaki öğrenciler, öğretim üyeleri tarafından cinsel saldırıya uğradı. Film, bu hikayelerin neden anlatıldığını ve canlı tutulduğunu hatırlatarak, başka bir neslin başına gelmesini önlemeye yardımcı oluyor.
7 The Last Princess (2016)
2016 yapımı The Last Princess’te popüler oyuncu Son Ye-jin, Joseon’un son prensesi Deok-hye rolünde. Japonların Kore’yi ele geçirip fiilen sömürge yönetimi altına sokmasının ardından sürgüne zorlanan Deok-hye, Japonya’ya götürülür. Evini ve Kore’deki hayatını özlemektedir, ancak geçmişinde direnişe katılmış biriyle karşılaştığında, bu onun hayatını ve amacını tamamen değiştirecektir.
Kore sineması sömürge dönemini ve yerel halkın Japonlara karşı direnişini sık sık ele almıştır, ancak The Last Princess bir kadının hayatında dönemin şiddetini son derece etkili bir şekilde ele alıyor. Son filmde harikalar yaratıyor ve filmografisinde öne çıkıyor.
6 The President’s Last Bang (2005)
Ünlü yönetmen Im Sang-soo, diktatör Park Chung-hee’nin öldürülmesinden hemen önceki dönemi konu alan The President’s Last Bang filmiyle karşımıza çıktı. Park’ın güvenlik şefi tarafından vurulmasından sadece saatler önce geçen film, karakterlerin olaya nasıl hazırlandıklarını ve liderlerine karşı bu kadar sert adımlar atmalarına neyin yol açtığını gösteriyor.
The President’s Last Bang, siyaset ve aksiyonu farklı bir ritme sahip olacak şekilde harmanlamasıyla benzersiz bir film. Dönemin siyaseti ve ülkenin en güçlü adamlarından birinin alaşağı edilmesine dahil olan insanlar hakkında sunacağı çok şey var.
5 Judgement (1999)
Yönetmen Park Chan-wook 2000’lerin başında çektiği Vengeance Trilogy (İntikam Üçlemesi) ya da The Handmaiden (Hizmetçi) adlı erotik öyküleriyle ünlenmeden önce, Kore’nin o dönemki durumuna dair keskin yorumlar içeren bir kısa film yayınlamıştı. Judgment 30 dakikanın altında bir süreye sahip, ancak yalnızca bir morgda geçiyor. Park felaket görüntülerini keserken, cesedin kimliği üzerinde tartışan ve kızın kendilerine ait olduğunu iddia etmeye çalışan birkaç kişi vardır.
Judgment’ın merkezinde 1995 yılında Kore’de bir mağazanın çökmesi ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi yer alıyor. Park belgesel görüntülerini kullanırken, özellikle morgdakiler felaketle ilgili parayı toplamak için bir ceset üzerinde tartışırken, insanların ölüm ve sefaletten nasıl kazanç sağlamaya istekli olduklarına dair önemli yorumlar yapıyor.
4 A Taxi Driver (2017)
Song Kang-ho, Kore sinemasındaki kapsamlı kariyeri boyunca birçok önemli rolünden biri olan A Taxi Driver’da başrolde. 1980 yılında geçen filmde, kendisini tesadüfen Gwangju Ayaklanması’nın ortasında bulan bir taksi şoförünü canlandırıyor. Alman bir gazeteciyi Gwangju’ya getirir ve böylece bu karmaşanın içinde kalır.
O dönemde bir Alman gazetecinin hatırladığı gerçek bir hikayeye dayanan A Taxi Driver’da Song gerçekten parlıyor. Filmde anlatılan olay büyük bir travma yaratıyor ve Kore’nin bir demokrasi olarak ne kadar ilerlediğini bir kez daha hatırlatıyor.
3 Han Gong-ju (2013)
2013’te gösterime giren Han Gong-ju, o dönemde bölgede yaşayan birçok lise ve ortaokul kızını etkileyen Miryang toplu tecavüz vakasına dayanıyor. Ana karakter Gong-ju, kendini savunmak ve yanlış bir şey yapmadığını iddia etmek zorunda kalan, ancak okul değiştirmeye zorlanan bir kızdır. Film devam ettikçe, onun yakın geçmişteki trajik hikayesi de ortaya çıkıyor.
Han Gong-ju bağımsız bir film olmasına rağmen, gösterime girdiğinde Güney Kore’de oldukça ilgi çekmeyi başardı. Konusu son derece zor olmakla birlikte, kadınların ve kız çocuklarının belirli durumlarda nasıl kolayca kurban haline gelebileceğini ve avlanabileceğini gösteriyor.
2 The Attorney (2013)
The Attorney 2013 yılında gösterime girdi, ancak temel aldığı hikaye onlarca yıl önce, 80’lerin başında gerçekleşti. Chun Doo-hwan rejiminde, Park Chung-hee’nin suikasta kurban gitmesinin hemen ardından, bir grup öğrenci, öğretmen ve organizatör kendilerini önemli bir şeyle suçlanırken bulur. Kuzey Kore casusu oldukları söylenerek tutuklanırlar ve onları kurtarmaya gelen avukatlar Kore siyasetinin önemli figürleri haline gelirler.
The Attorney, Kore tarihinin en başarılı filmlerinden biri haline geldi ve bu tür bir hikayeyi anlatmaya yönelik erişilebilir yaklaşımıyla, durumun neden böyle olduğu şaşırtıcı değil. Bir mahkeme salonu draması olarak oldukça zorlayıcı ve eğlenceli bir seyirlik.
1 Northern Limit Line (2015)
Northern Limit Line, Güney Kore’nin Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptığı ve Dünya Kupası’nda şimdiye kadarki en iddialı koşusuna başladığı 2002 yılında geçiyor. Ancak, aksiyondan uzakta, donanmadaki denizciler kendilerini yeni bir sorunla boğuşurken buluyor: Kuzey Kore, Kuzey Sınır Hattı üzerinden denizci kılığında casuslar gönderiyor. Çatışma kızıştıkça, bazı sert kararlar almak zorunda kalıyorlar.
2002’de yaşanan gerçek olaylara dayanan Kuzey Sınır Hattı, savaş filmlerini sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film. Dram, aksiyon ve savaşın mükemmel karışımıyla, bu türe kattığı hayran olunacak çok şey var.