Korku ve komediyi bir araya getirmek, sinemanın en cesur ve yaratıcı yaklaşımlarından biri. Korkutmanın inceliklerini, mizahın eğlenceli dokunuşlarıyla birleştiren bu tür, sinemaseverlere hem gerilim dolu hem de eğlenceli bir deneyim sunuyor. Klasik korku komedi filmleri, izleyiciyi hem koltuğunun ucunda tutan hem de gülmekten kırıp geçiren yapılarıyla unutulmaz anılara ev sahipliği yapıyor. Bu listede, hem korkunun hem de komedinin sınırlarını zorlayan, türün en iyi örneklerini hatırlatacak ve bu eşsiz film deneyimlerini yeniden keşfetmenizi sağlayacağız.
10 Beetlejuice (1988)
Adam ve Barbara trajik bir trafik kazasında ölen genç bir çifttir. Ancak normal insanlar gibi ölmek yerine, kendilerini yeni taşındıkları evde musallat olmuş ruhlar olarak bulurlar. Ev New Yorklu Deetz ailesine satıldığında, Adam ve Barbara onlarla aynı mekânı paylaşma fikrinden sıkılır ve onları korkutup kaçırmak için Beetlejuice adında iğrenç bir biyo-şeytan kovucudan yardım isterler.
Tim Burton’ın Hortlaklı Macerası
Eleştirel ve ticari bir başarı elde ederek 15 milyon dolarlık bütçesinin tamamını ve daha fazlasını karşılayan Beetlejuice, Tim Burton’ın kendine özgü stilize fantezi-korku filmidir. İzleyicileri Michael Keaton’ın sadece çizgili pantolon ve çizgili ceket giyen unutulmaz derecede dengesiz baş karakteriyle tanıştırdı. Winona Ryder ve Geena Davis ise sevimli performanslarıyla filme kalbini veriyor. Filmin konusundan bahsetmek gerekirse, tuhaflıkların sonunda kazandığı ne canlı ne de ölü bir durum söz konusu.
9 Fright Night (1985)
Fright Night’ta korku dizilerinin hayranı olan ve ürkütücü filmlere takıntılı 17 yaşındaki Charley Brewster’ı izliyoruz. Yan komşusunda garip olaylara uyanan Charley, yeni komşusu Jerry’nin mahalleyi avlayan bir vampir olduğundan şüphelenir. Çaresiz kalan Charley, Peter Vincent adlı yerel bir TV korku sunucusundan yardım ister. İki adam bir araya gelir ve Jerry daha fazla kurbana işkence etmeden onu alt etmeye çalışır.
Klasik Bir Vampir Filmi
Tom Holland’ın ilk yönetmenlik denemesi ve sevilen bir serinin ilk filmi olan Fright Night, 1980’lerin banliyö korkularına mükemmel bir şekilde dokunuyor. İçgüdüsel bir ürperti ve bol miktarda mizah kullanarak izleyicilerin filmin başından sonuna kadar ilgisini canlı tutuyor. William Ragsdale filmin kahramanı olsa da, Roddy McDowall kurnaz canavar heyecanlarına kendini kaptırmış eski bir korku oyuncusu olarak sahneleri çalıyor.
Chris Sarandon sofistike ama ölümcül bir vampiri canlandırıyor. Önermesi orijinal olmamasına rağmen film, eğlence ve korkuyu eşit ölçüde vurgulayan Ghostbusters benzeri bir havaya sahip.
8 House (1977)
House, Nobuhiko Obayashi tarafından yönetilen bir Japon korku komedisidir. Filmin kahramanı, fotoğrafçı babası ve yeni kız arkadaşıyla vakit geçirmek istemeyen ve bu yüzden hafta sonunu teyzesinin uzak evinde geçirmeye karar veren Gorgeous adında bir kız öğrencidir.
Gorgeous, altı arkadaşıyla birlikte teyzesinin evine varır ve hemen ardından tuhaf ve şiddetli olaylar meydana gelmeye başlar. Doğaüstü güçler ciddi hasara yol açmadan önce Gorgeous bunun sorumlusunun kim ya da ne olduğunu bulmak zorundadır.
Öncü Bir Japon Korku Filmi
House, ufuk açıcı Japon korku filmlerinden biri olarak kabul edilir. Absürt cinayetler, saykodelik görseller ve alışılmadık derecede komik bir tonla tuhaf ve gerçeküstü bir estetiğe öncülük etmiştir. Filmde uçan kesik bir kafa, cani niyetli bir saat ve canlanıp bir karakteri bütün olarak yiyen bir piyano gibi unsurlar yer alıyor. Renkli karakterleri, tonal doğruluğu, tuhaf gizemleri ve çılgın olay örgüsü, gelecekteki birçok tür melezine zemin hazırladı.
7 An American Werewolf in London (1981)
An American Werewolf in London’ın konusu, Londra’da bulundukları sırada gizemli bir canavarın saldırısına uğrayan iki Amerikalı sırt çantalı gezgin David ve Jack’in etrafında şekilleniyor. Biri hemen öldürülür, diğeri ise ağır yaralanır. Ancak bu onların hikayesinin sadece başlangıcıdır, çünkü hayatta kalan adam yavaş yavaş bir kurt adama dönüştüğünü fark eder.
Çığır Açan Protez Kullanımı
John Landis’in yazıp yönettiği bu dönüm noktası, klasik korku lanetini tersine çevirerek tüyler ürpertici ve karanlık bir komedi öyküsü sunuyor. 1980’lerde yapılmış olmasına rağmen, son teknoloji ürünü protezleri ustalıkla kullanıyor, her köşe başında sürpriz bir boğaz kesme korkusu yaşatıyor ve son derece komik. Kanlı görüntülerden asla kaçınmayan ama ne zaman şaka yapacağını da bilen bu tür harmanı klasik, En İyi Makyaj dalında ilk Akademi Ödülü’nü kazanarak tarih bile yazdı.
6 Elvira: Mistress of the Dark (1988)
Elvira: Mistress of the Dark, düşük bütçeli bir korku filmi şovunun sevilen sunucusu Elvira’ya ölen büyük teyzesi Morgana’dan bir malikane miras kalmasıyla başlıyor. Mirasını almak için şehre gider, ancak şehrin ileri gelenleri ona karşı anlayışsızdır ve mülkün kontrolünü ele geçirmek isterler. Tahliye edilmekten kurtulmak için Elvira değerini kanıtlamaya karar verir, ancak çok geçmeden kaos başlar.
Cadılar Bayramı Eğlencelerinin Gotik Kraliçesi
Goth modası ana akım haline gelmeden ve bu estetik filmlerde olağan küçük bir olay haline gelmeden çok önce, Cassandra Peterson ikonik glam rolüyle ekranları aydınlattı. Onun hayattan daha büyük sahne çalma performansı, türle ilişkili gelenekleri aşmaya yetti. Film sevimsiz heyecanlar, esprili ve alıntılanabilir tek replikler (genellikle Elvira tarafından donuk bir tonda söylenir) ve gerçekten muhteşem kostümlerle doludur. Gerçek bir slapstick ve ürkütücü Cadılar Bayramı klasiği.
5 The Lost Boys (1987)
Kaliforniya’nın küçük bir sahil kasabasında geçen bir kült klasik olan The Lost Boys, Michael ve küçük kardeşi Sam’in boşanmış anneleriyle birlikte bilmedikleri bir bölgeye taşınmalarını ve burada vampirlerin yaşadığını keşfetmelerini konu alıyor. Çocuklardan biri geceleri gizemli bir motorcu çetesiyle takılmaya başlar, diğeri ise çizgi roman inekleriyle arkadaşlık kurmaya çalışır. İşler çığırından çıktığında Sam’in duruma el koyması ve Michael’ın korkunç bir vampire dönüşmesini engellemesi gerekir.
Kamp ve Korkunun Mükemmel Bir Kombinasyonu
Joel Schumacher’in yönettiği bu genç vampir filmi, 80’lerin stilize estetiğine sahip. On yıl göz önüne alındığında, ürpertici atmosferi havalı kültür, döneme uygun mizah ve rock müziği ile dengeliyor. Kiefer Sutherland vampir çetesine öldürücü bir tarzla liderlik ederken, Corey Haim ve Jason Patric de genç kahramanları canlandırıyor.
4 Scrooged (1988)
Charles Dickens’ın 1843 tarihli romanı A Christmas Carol’ın modern bir yeniden anlatımı olan Scrooged’da Bill Murray, işi uğruna özel hayatını ve sevdiklerini ihmal eden ve tüm çalışanlarından da aynısını bekleyen bencil ve ahlaksız bir TV yöneticisi olan Frank Cross rolünde. Görünüşe göre, Noel arifesinde klasik masalı değiştirerek Bir Noel Şarkısı’nı canlı yayınlamaya hazırlanmaktadırlar.
Ancak bu süreçte Frank’i geçmişten, günümüzden ve gelecekten gelen ruhlar ziyaret eder ve ona yaptığı hataları gösterirler.
Sihirle Dolu Bir Noel Klasiği
Murray’nin komedi ve acıklı yönlerine doyamıyorsanız, Scrooged tam size göre bir film. Richard Donner’ın yönettiği film, Dickens’ın öyküsüne mizah ve 80’lerden bolca gönderme katıyor. Murray belli ki Frank’i oynamak için doğmuş çünkü bu hınzır ve neşeli filmin en önemli özelliği o.
Kalabalığa hitap eden toplulukta ayrıca Karen Allen, John Forsythe, John Glover, Robert Mitchum, Alfre Woodard ve eleştirmenlerin “sertifikalı bir kahkaha” olarak nitelendirdiği Carol Kane de yer alıyor.
3 Gremlins 2: The New Batch (1990)
Korku komedisi hayranları 1984 yapımı filmden büyük keyif almışlardı, bu yüzden Joe Dante kült klasiğe bir devam filmi ile geldiğinde, bu proje hoş karşılanmadı ve cimri bir proje olarak nitelendirildi.
Bir grup kötü niyetli ve sorun çıkaran Gremlin’in bir laboratuvar kazası sonucu Manhattan’daki son teknoloji ürünü yüksek bir binaya salınmasını izliyoruz. İçeride ve dışarıda ortalığı kasıp kavuran Gremlinlerin yarattığı kargaşayı ortadan kaldırmak ve şeytani dehanın daha fazla sorun çıkarmasını engellemek Daniel Clamp ve diğer birkaç kişiye düşüyor.
Aynı Derecede Keyifli Bir Devam Filmi
Dante orijinalin formülünü aldı ve devam filmini yeni anarşist zirvelere yükseltti. Aşırı aksiyonu, şakaları, iğrenç görselleri ve çizgi film benzeri gösterileri benimsedi.
Gremlins 2: The New Batch gişede başarısız olmuş olabilir, ancak eleştirmenlerden olumlu eleştiriler aldı ve çoğu kişi filmi sağlıklı ve büyüleyici olarak nitelendirdi. ‘New York, New York’un Gremlin liderliğindeki Broadway yorumu gibi sahneler, Dante’nin yarattıklarına ve onların neşeli maceralarına duyduğu sevginin bir göstergesi.
2 Young Frankenstein (1974)
Mel Brooks’un en büyük ve en komik filmi aynı zamanda tüm zamanların en çok beğenilen korku komedisidir. Young Frankenstein’da, kötü şöhretli bilim adamının torunu Dr. Frederick Frankenstein, aile geçmişini araştırmak ve büyük büyükbabasından kendisine miras kalan mülkü incelemek için Transilvanya’ya gider.
Harabe halindeki şatoya vardığında, büyükbabasının laboratuvarda yaşamı nasıl yarattığını ortaya koyan kayıtları keşfeder. Frederick biraz uğraştıktan sonra ölüleri yeniden canlandırmaya başlar.
Mel Brooks’un Başyapıtı
Teri Garr, Cloris Leachman, Marty Feldman, Madeline Kahn, Richard Haydn ve Gene Hackman gibi yıldızlarla dolu bir kadroya sahip olan Young Frankenstein, klasik evrensel canavara mükemmel bir saygı duruşunda bulunuyor. Gene Wilder filmin merkezinde komik ve incelikli bir performans sergilerken, Peter Boyle’un canavarı da doğru miktarda korku uyandırıyor.
1 Little Shop of Horrors (1986)
Yönetmen Roger Corman’ın 1960 tarihli aynı adlı klasiğinden uyarlanan Broadway müzikalinden uyarlanan Little Shop of Horrors, Çinli bir sokak satıcısından yeni bir bitki türü satın alan ve ona Audrey II adını veren, zor durumdaki bir çiçekçide asosyal bir asistan olan Seymour Krelborn’u anlatıyor. Audrey II’nin açgözlü bir iştahı olduğu ve insan kanı ve etiyle beslenerek gelişmeye başladığı ortaya çıkar.
Tuhaf Bir Müzikal Uyarlama
Frank Oz’un klasik masalı ele aldığı film, insan yiyen bitkiyi yenilikçi kukla kullanımı ve Howard Ashman ve Alan Menken tarafından yazılıp bestelenen şarkıların zekice enjeksiyonuyla muhteşem bir hayata taşıyor. Rick Moranis ve Ellen Greene başrollerinde dinamik bir performans sergilerken, filmde Steve Martin, John Candy ve Bill Murray de rol alıyor. Ustalıklı temposu, iyi yazılmış senaryosu ve dolambaçlı enerjisi Little Shop of Horrors’u izlemesi keyifli bir film haline getiriyor.