Charlie Brooker tarafından yaratılan Black Mirror, 2011 yılında İngiliz televizyonunda ilk kez yayınlandı ve 2016 yılında Netflix’e geçti. Teknoloji korkularımıza yeni bir bakış açısı getirdiği için hemen övgü toplayan dizi, aşk, yas ve kimlik gibi geniş temaları da içerecek şekilde genişledi.
O zamandan beri, küçük ekrana vuran en iyi antoloji dizilerinden biri olarak kabul edilirken, tam 86 ödüle aday gösterildi ve 24 ödül kazandı. Altıncı sezonun prömiyeri geride kaldığına göre, şimdiye kadarki en iyi 10 bölüme ve mevcut Rotten Tomatoes derecelendirmelerine bir göz atalım.
10 The Entire History of You – 89%
“Max hit, Succession”ın yaratıcısı tarafından yazılan “The Entire History of You”, ilişkilerde teknolojinin rolünü incelemekte ve aynı zamanda partnerinizin geçmişiyle takıntılı olmanın sağlıklı olmadığı konusunda bizi uyarıyor.
Bellek implantları sayesinde hatıralarımızı tekrar tekrar izleyebildiğimiz bir dünyada, bölüm, Liam’ın eşinin başka biriyle olan önceki ilişkisine takıntı yapmaya başlamasıyla karanlık bir hal alır. İzlemesi neredeyse rahatsız edici olan kavgalar yaşanır ve sonuçta üzücü olduğu kadar korkunç bir sona ulaşılır. İlk sezonun son bölümü olması nedeniyle Black Mirror için hüzünlü bir son olmuştur, ancak Charlie Brooker’ın gelecek sezonlarda ne olacağını bize gösterirken herhangi bir darbe çekmeyeceğini bize hatırlatan bir tehdit niteliği taşır.
9 White Christmas (Holiday Special 2014) – 90%
“White Christmas” bölümünde, bir kabinde hapsedilmiş iki adamın anlattığı üç farklı hikaye yer alıyordu. Rıza, zamanın bozulması ve yapay zeka gibi temaları ele alan bu Black Mirror bölümü, izleyiciyi başından sonuna kadar tahmin etme konusunda sürekli bir merak içinde tutuyordu. Jon Hamm ve Rafe Spall neden birlikte kilitli kaldılar? Hikayeler ipuçlarıyla iyi bir şekilde anlatıldı ve izleyicileri son sürpriz ortaya çıkana kadar koltuklarının kenarında tutmayı başardı.
Hamm’ın Matt karakteri, Mad Men dizisindeki Don Draper karakterine benzetildi, ancak iki rol arasında yeterli farklar vardı ve hem Hamm hem de Spall çabalarıyla övgü aldı. Tatil özel bölümü trendi tutmamış olsa da, düzenli sezonların dışında bir bölümün keyfini çıkarmak güzeldi; bunu 2018’deki “Bandersnatch” bölümüne kadar tekrar göremedik.
8 Hang the DJ (Sezon 4, Bölüm 4) – 92%
Black Mirror dizisinin pek çok bölümünde mutlu bir son yoktur, ancak “Hang the DJ” bu kuralın istisnasıdır. Match ve Tinder gibi flört uygulamalarına bir gönderme olan bu bölümde, insanlar bir algoritma tarafından belirlenen bir süre boyunca eşleştirilir ve ardından bir ömür boyu sürecek bir partner belirlenebilir. Frank (Joe Cole) ve Amy (Georgina Campbell), sadece 12 saat için bir araya getirildiklerinde hemen birbirlerine bağlanırlar. Sonunda, sistemden ve algoritmadan ayrılırlar ve The Truman Show’a benzer bir sona ulaşırlar.
Dizi içinde duygusal yönü daha ağır basan bölümlerden biri olan “Hang the DJ”, izleyicilere teknolojiye çok fazla güvenmek yerine içgüdülerine güvenmeyi teşvik eden harika bir hikayedir. Eleştirmenler twist sonucunda ikircikli hissetse de, Cole ve Campbell’ın performansları büyük övgü toplamış ve bu bölüm online flörtün harika bir incelemesi haline gelmiştir.
7 San Junipero (Sezon 3, Bölüm 4) – 92%
“San Junipero”, 1980’ler atmosferine yoğun bir şekilde odaklanan ve kalbimizi sızlatan bir müzik eşliğinde sunulan bir bölüm olup, izleyiciler hala günümüzde bunu övgüyle anmaktadır. Aynı cinsiyetten bir çiftin odaklandığı ilk bölüm olan San Junipero, aşk, ölüm, LGBTQ eşitliği ve kabul gibi temaları ele almaktadır.
Başlangıçta bir heteroseksüel çift ve karamsar bir sonla yazılmış olmasına rağmen, Charlie Brooker senaryoyu değiştirip lezbiyen bir çift ekleyerek izleyicilerle rezonans sağlamayı ve hak ettikleri mutlu sonu vermeyi tercih etmiştir. Gugu Mbatha-Raw ve Mackenzie Davis’in etkileyici performanslarıyla, aşkla dolu bu çifti başka kimin oynayabileceğini düşünemeyiz. “San Junipero”, 2017 yılında sekiz ödül kazanmış olup bunlardan ikisi Emmy ödülüdür.
6 Be Right Back (Sezon 2, Bölüm 1) – 93%
Hayley Atwell’in başrolde olduğu (MCU’da Peggy Carter olarak tanınan), “Be Right Back” bölümü, kocasının kaybıyla yas tutan Martha’nın hikayesini anlatır. Teknolojinin mucizeleri sayesinde, önce onun sanal bir versiyonuyla metin yoluyla ve telefon görüşmeleriyle iletişim kurabilme imkanı bulur. Bu iletişimler zamanla Martha’nın geç kocasını anımsatan bir android sipariş etmesine kadar ilerler.
Kayıp, sosyal medya ve yapay zeka gibi temaları ele alan “Be Right Back”, diğer Black Mirror bölümlerinden ayrılan, özellikle Atwell’in Martha olarak performansı ve Domhnall Gleeson’ın sadece sıfır ve birlerden oluşan bir boş kabı canlandırışıyla öne çıkan bir bölümdür.
5 Nosedive (Sezon 3, Bölüm 1) – 95%
“Nosedive” bölümünde, Door Dash sürücünüzü ve AirBnB konaklamalarınızı değerlendirme yeteneğinizi tüm hayatınıza uyguladığınızda neler olur? Sonuç olarak “Nosedive” ortaya çıkar, Bryce Dallas Howard’ın canlandırdığı Lacie’nin genel puanını çaresizce yükseltmeye çalıştığı ve felaketle sonuçlanan bir Black Mirror bölümü.
Sosyal medya “beğenilerini” bir adım öteye taşıyan “Nosedive”, güvensizliklerimizle ve uyum sağlama isteğimizle oynayan ustalıkla yapılmış bir bölümdür. Planes, Trains, and Automobiles gibi filmlerden esinlenen Howard, Lacie’yi komedi tarzında mükemmelen canlandırır ve berbat bir şekilde ters giden bir yolculuğa çıkar. Parks and Recreation ile tanınan Rashida Jones’un ortak yazarlığını yaptığı “Nosedive”, Black Mirror’ın teknolojinin tehlikeleri konusundaki uyarılarının komik öğelerini daha da güçlendirerek, lezzetli bir şekilde alaycı bir bölümdür.
4 USS Callister (Sezon 4, Bölüm 1) – 95%
“USS Callister”, Star Trek hayranları tarafından tanınan bir ortam olan USS Enterprise’ı anımsatan bir köprüde çoğunlukla geçen bir bölüm olarak bilinir. Jesse Plemons’ın bir bilgisayar programcısı olarak canlandırdığı karakterin, sanal bir ortamda öfkesini iş arkadaşları üzerinde göstermesini konu alan USS Callister, komedi ve trajediyi bir araya getirerek klonlama, rıza ve toksik maskülinlik gibi temaları ele alır.
Star Trek karşılaştırmaları bir kenara bırakıldığında, “USS Callister”, yaratıcı Charlie Brooker tarafından serinin en mainstream bölümü olarak kabul edilir ve hem temaları hem de Plemons’ın zorba olarak zorbalığa uğrayan performansıyla hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden övgü almıştır. Dört adet Emmy Ödülü kazanan bir bölüm olarak, prömiyerinden altı yıl sonra bile hayranlarla rezonans sağlayan bir bölümdür.
3 Demon 79 (Sezon 6, Bölüm 5) – 100%
“Demon 79” Black Mirror’ın en yeni sezonunda yer alan, teknolojiyi vurgulamayan nadir bölümlerden biridir, ancak doğaüstü unsurlara dayanarak izleyicileri eğlendirmeyi hedefler. Diğer bölümlerden ayırt etmek için Red Mirror adı altında sunulan “Demon 79”, bir ayakkabı mağazasında çalışan Nida’ya (Anjana Vasan) tesadüfen bir şeytan çağırmasını ve kıyameti önlemek için üç kişiyi öldürme görevi verilmesini konu alır.
1979 yılında geçen “Demon 79”, kesinlikle retro bir havaya sahiptir ve bunun bir kısmı, Paapa Essiedu’nun Gaap adlı şeytanı canlandırmasına, Nida’ya disko grubu Boney M’den Bobby Farrell olarak görünmesine bağlıdır. Knock at the Cabin gibi korku temalı bir hava yaratan bu bölüm, hızla hayranların favorisi haline gelmiş ve teknolojiden uzaklaşması ve geçmişteki korku filmlerine saygı duruşuyla övgü almıştır. Gelecek sezonlarda Red Mirror adı altında daha fazla bölüm görebileceğimizi umabiliriz.
2 Fifteen Million Merits (Sezon 1, Bölüm 2) – 100%
Daniel Kaluuya’nın Get Out filmiyle tanınmadan önce başrolünde yer aldığı “Fifteen Million Merits”, Black Mirror’ın ikinci bölümü olarak, gerçeklik TV konseptini yeni bir seviyeye taşırken ün, emek ve gözetim gibi temaları keşfeder.
İnsanların kendilerini desteklemek için egzersiz bisikletlerinde pedal çevirdikleri bir dünyada, “Fifteen Million Merits” aynı zamanda şirketlerin insanlık üzerindeki sömürücü doğasına da derinlemesine bir bakış sunar ve güç sahibi olanların işçi sınıfı üzerindeki baskısını inceler. Görsel açıdan etkileyici bir bölüm olan “Fifteen Million Merits”, izleyicilere gelecekte nelerin olabileceğine dair bir tat vermiş, bilim kurgu yanı sıra dram ve romantizm unsurlarını da bir araya getirmiştir. Kaluuya o zamandan beri oldukça ünlenmiş ve yakın zamanda Spider-Man: Across the Spider-Verse’deki Spider-Punk rolüne seslendirme yapmıştır.
1 The National Anthem (Sezon 1, Bölüm 1) – 100%
Black Mirror’ın ilk bölümü olan “The National Anthem” hakkında neler söyleyebiliriz? Bu bölümde bir başbakan, bir domuz ve bir prenses yer alıyor ve izleyicilere dizi hakkında bilgi vermek için mükemmel bir açılış yapmıştır. Siyasi doğruluk, voyeurizm ve sansasyonel medya konularına taş atarak, bu bölüm şok edici bir doğaya sahiptir ve sonunda The Twilight Zone tarzında ünlü olacak bir sürpriz twist’e sahiptir.
Başbakan Michael Callow rolündeki Rory Kinnear başta olmak üzere tüm oyuncuların etkileyici performanslarıyla “The National Anthem”, sadece performansları ve temalarıyla değil, aynı zamanda televizyonun alışık olmadığı yerlere gitme cesaretiyle de öne çıkar. Hükümetin beceriksizliğini vurgulayan bu bölüm, Black Mirror’ı anında büyük bir başarı haline getiren diğer bölümlerin önünde başını çekmektedir.