70’li Yılların En İyi Dedektif Dizileri: Altın Çağın Polisiye Programları
Televizyon icat edildiğinden beri, her on yıla belirli bir tür hakim olmuştur. 60’larda Westernler, 80’lerde sitcomlar ve pembe diziler, 70’lerde ise dedektiflik programları vardı. 70‘lerin eski moda dedektifleri, bir suç işlendikten kısa bir süre sonra ortaya çıkar, olay yerinde soğukkanlılıkla süzülür, ne olduğuna dair ayrıntılı bir açıklama ister ve ardından soruşturmalarını hassas ve titiz bir şekilde yürütürdü. Ayrıca kapılara vurur ve suçluyu kelepçeleyene kadar kötü adamların peşinden koşarlardı.
En İyi Dedektif Dizilerinde Zamana Meydan Okuyan Yapımlar
Ne yazık ki, dönemin pek çok polisiye dizisi modern bir gözle izlendiğinde tutunamıyor. Bunun nedeni ya yapım değerlerinin vasatın altında olması (ama o zamanlar iyi sayılırdı) ya da olay örgüsünün çok bayağı olmasıydı. Diğerlerinin hassasiyet sorunları vardı. Ya şovenizm sorunlarıyla boğuşuyorlardı ya da homofobi ve akıl sağlığı gibi konuları gereken nezaketten yoksun bir şekilde ele alıyorlardı. Neyse ki, 70’lerin küçük ekran dedektiflik dizilerinden birkaçı, çılgınca eğlendirici oldukları ve asla bayatlamayan içeriklere dayandıkları için zamana meydan okudular.
En İyi Dedektif Dizilerinin Unutulmaz Kahramanları
En iyi dedektif dizileri denildiğinde, bu dönemin unutulmaz kahramanları akla gelir. Starsky ve Hutch, Hawaii Five-O, Kojak ve McCloud gibi diziler, yalnızca dönemin ruhunu yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda bugün bile izlenebilirliklerini koruyor. Bu diziler, karmaşık karakterler, etkileyici hikayeler ve unutulmaz aksiyon sahneleri ile izleyicileri ekrana kilitlemeyi başardı.
70’li Yılların Dedektif Dizilerinin Etkisi
En iyi dedektif dizileri, sadece o dönemin değil, sonrasındaki dedektiflik dizileri ve filmler için de bir temel oluşturdu. Bu diziler, karakter gelişimi, olay örgüsü ve gerilim unsurlarını birleştirerek, polisiye türünün evriminde önemli bir rol oynadı. Günümüzde bile, bu klasik dizilerden ilham alan birçok yapım bulmak mümkün.
10 The Rockford Files (1974-1980)
The Rockford Files: Gösterişsiz Bir Dedektifin Hikayesi
The Rockford Files, en az gösterişli dedektiflerden birine sahiptir. James “Jim” Scott Rockford (James Garner), 1974 model Pontiac Firebird kullanmasına rağmen, suçun istila ettiği Malibu, Kaliforniya’yı temizlemeye odaklandığı için bir karavanda yaşamaktadır. Polisle çatışmaktan kaçınmak için sadece faili meçhul davalarla ilgilenmektedir. Aile içi davalara da bakmaz, çünkü bunların uzmanlık alanının dışında olduğuna inanır, çünkü hiç istikrarlı, uzun süreli bir ilişkisi olmamıştır.
En İyi Dedektif Dizilerinde Şiddet ve Barışçıl Çözümler
Polisin ve diğer araştırmacıların uyguladığı şiddet artık her zamankinden daha fazla kınanıyor, bu nedenle The Rockford Files gibi bir dizi böyle zamanlara uygun. Dizi boyunca Jim, şiddetten ne kadar nefret ettiğini vurguluyor. Suçluları yumruklamak yerine onlarla konuşmayı tercih ediyor ve genellikle Batman gibi öldürmeme kuralına sahip. Bu özel prosedür de çok gerçekçi. Bu yaklaşımıyla en iyi dedektif dizileri arasında kendine sağlam bir yer edinmiştir.
9 The Streets of San Francisco (1972-1977)
Michael Douglas ve Karl Malden’ın İkonik Ortaklığı
Michael Douglas, Basic Instinct ve Disclosure gibi filmlerle 90’lara damgasını vurmadan yıllar önce, The Streets of San Francisco‘da Dedektif Steve Keller’ı canlandırıyordu. Bu filmde karakter, kendisinden yaşça büyük Dedektif Mike Stone (Karl Malden) ile birlikte çalışmaktadır. İkili birlikte şehrin sokaklarını tarayarak tüm azılı suç unsurlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Douglas rolünde o kadar mükemmeldi ki, 5. Sezonun başında ayrılmasının ardından reytingler biraz düştü. Yine de bu prosedürel dizi 70’lerin başyapıtlarından biri olmaya devam ediyor ve en iyi dedektif dizileri arasında yerini alıyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Gerçekçilik ve Konuk Oyuncular
İyi bir dizi, gerçeklik ve kurgu arasındaki çizgiyi kolayca bulanıklaştırabilir. Harika performanslar sayesinde, The Streets of San Francisco‘daki olaylar 70’lerin diğer dizilerindekilere kıyasla daha inandırıcı. Bir Yahoo makalesi, Malden’in bir keresinde kendisinden gerçek Mike Stone gibi davranmasını bekleyen bir adamla nasıl tanıştığını ortaya koyuyor. Adam Malden’a, bir kadının çantasını çalan bir hırsızla ilgili olarak “Şu tarafa gitti” demiş.
Adam Malden’ın sadece bir aktör olduğunu unutarak suçlunun peşinden gitmesini beklemiş. Ayrıca, dizinin büyük yıldızlar haline gelecek yetenekli konuk oyunculardan oluşan uzun bir listesi vardır. Arnold Schwarzenegger, Tom Selleck, Carl Weathers ve Martin Sheen belirli bölümlerde yer almıştır. Bu durum, diziyi en iyi dedektif dizileri arasında özel kılar.
8 Columbo (1971-1978)
İkonik Bir Dedektifin Sıra Dışı Yöntemleri
Columbo’nun kahramanı – LAPD’nin baş cinayet masası dedektifi Frank Columbo (Peter Falk). Basit bir sorgulamayla başlar, suçluları bir amatörle karşı karşıya olduklarını düşünmeleri için kandırır, ancak tam bir U dönüşü yapar ve ikonik “Bir şey daha!” sloganını söyler. Sıra dışı soruşturma yöntemleri işe yarıyor çünkü dizinin kötü adamlarının çoğu kibirli elitler. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan bu yapım, karakterin zekası ve yöntemleriyle öne çıkıyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Silahsız Çözümler: Columbo
Amerika’nın silah şiddetiyle boğuştuğu bir çağda, Columbo da mükemmel bir uyum sağlıyor. Columbo’nun silahlardan nefret ettiği biliniyor, bu bir polis memuru için alışılmadık bir şey, ancak onu daha da sevimli kılıyor. Nadiren silah taşısa da, hitabet yeteneği sayesinde çoğu zaman gergin durumlardan kurtuluyor. En iyi dedektif dizileri arasında farklı bir yaklaşım sunarak, silahsız çözümleri ve zekasıyla izleyicilerin gönlünde taht kuruyor.
Mali Güç ve Suç: Columbo’nun Suçluları
Bunun yanı sıra dizi, kendilerini korumak için genellikle mali güçlerini kullanan suçlu türlerine odaklanarak kendini diğerlerinden ayırıyor. İster bir aktör isterse çok satan bir yazar olsun, dizi sık sık izleyicilere toplumdaki en saygın insanların en kötü olabileceğini hatırlatıyor. Bu yönüyle en iyi dedektif dizileri arasında benzersiz bir konuma sahip.
7 Kojak (1973 – 1978)
En İyi Dedektif Dizileri: Theo Kojak’ın Renkli Dünyası
Televizyon dünyası, Kojak’ın Theodopolis “Theo” Kojak’ı (Telly Savalas) gibi işlerini ciddiye alan ama yine de bolca soytarılık yapan dedektifleri özlüyor. İster bir anaokulu çocuğuyla aynı hızda şekerleme tüketsin, isterse kendisiyle karşılıklı anlaşma imzalayan her şüpheliye “Seni Kim Seviyor?” desin, Theo’yla asla sıkıcı bir an yaşanmaz. En İyi Dedektif Dizileri arasında yer alan Kojak, karakterin eğlenceli ve renkli kişiliğiyle öne çıkıyor.
En İyi Dedektif Dizileri Arasında Sıradışı Bir Dönüşüm
Daha önce Bond’un en büyük kötü adamlarından Blofeld de dahil olmak üzere suçluları canlandırmasıyla tanınan Savalas için bu rol normallikten büyük bir sapmaydı ama o bunu başardı. Theo zaman zaman biraz fazla agresif olsa da, dizi tüm nesillere hitap edecek şekilde yapılandırılmış… tüm on yıllar boyunca. Karakter bir keresinde kendisine lolipopları neden sevdiği sorulduğunda “Kuşak farkını kapatmaya çalışıyorum” demişti. En İyi Dedektif Dizileri arasında yer alan Kojak, Savalas’ın benzersiz performansıyla unutulmaz hale geliyor.
Kojak’ın Hoşgörüsü ve Çeşitliliği: En İyi Dedektif Dizileri Arasında Bir Örnek
Ayrıca, dizi hoşgörülü olmaya devam ediyor ve ırkçılık ve aile birliği gibi temaları işlemek için elinden geleni yapıyor. Theo, İtalyan-Amerikan bir Cosa Nostra ekibi tarafından zorbalığa uğrayan Çinli-Amerikalı bir adamı sorgularken, “İngilizce biliyor musun?” diye sormuyor. Bir çevirmen çağırıyor. Ayrıca diğer kültürler hakkında daha fazla şey öğrenmek için zaman ayırmadığı için özür diliyor. En İyi Dedektif Dizileri arasında yer alan Kojak, hoşgörü ve çeşitliliği ele alış biçimiyle dikkat çekiyor.
En İyi Dedektif Dizileri İçinde Kalıcı Bir Yer
Kojak, sadece eğlenceli ve renkli karakteriyle değil, aynı zamanda ele aldığı toplumsal temalarla da En İyi Dedektif Dizileri arasında yer almayı başardı. Dizinin hoşgörü ve çeşitliliğe olan yaklaşımı, modern dedektiflik dizilerine ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Telly Savalas’ın unutulmaz performansı ve dizinin zamana meydan okuyan içeriği, Kojak’ı televizyon tarihinin en önemli dedektiflik dizilerinden biri yapıyor.
6 Hawaii Five-O (1968-1980)
Hawaii Five-O: Efsanevi Dedektif Dizisinin Orijinali
Orijinal Hawaii Five-O, bugünlerde yayın hizmetlerinin ilgisini çekmek için yeniden başlatma ile rekabet etmek zorunda, ancak bazıları hala daha iyi bir teklif olduğunu iddia edebilir. Yeni dizi gibi, Hawaii Eyaletindeki suçları çözmek için vali tarafından atanan özel bir görev gücü ekibini takip ediyor. Birim, Honolulu Polis Departmanı ile aynı operasyonel sınırlamalarla boğuşmadığı için, silah kaçakçılarından yabancı casuslara kadar her türlü suçluyla mücadele ediyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan bu klasik yapım, otantik hikaye anlatımıyla dikkat çekiyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Otantiklik
Otantiklik bir ömür boyu sürer ve Hawaii Five-O‘nun bugün hala ayakta kalmasının en büyük nedeni eyaletin gerçek resmini yakalamış olmasıdır. Gilligan’s Island ve Hawaiian Eye gibi önceki Hawaii dizileri Hollywood’daki derme çatma setlerde çekilmişti, ancak bu özel proje canlandırmaya çalıştığı bölgeye sadık kaldı. Bu da çoğu küçük oyuncu kadrosunun aktör olmadığı anlamına geliyordu.
Kültürel Bağlantılar ve Müzikal Miras
Yerlilerdi ama bu ille de kötü bir şey değildi çünkü bölgeyi ve kültürü herkesten daha iyi anlıyorlardı. Bunun yanı sıra, Morton Stevens tarafından bestelenen tema şarkısı dizinin taze kalmasına yardımcı oldu. Bu sayede eski kuşak izleyiciler nostalji amacıyla geri dönmeye devam ediyor ve bunu yaparken de yeni kuşağın ilgisini tetikliyorlar. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Hawaii Five-O, kültürel bağlantıları ve müzikal mirası ile nesiller boyu izleyicilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
5 McCloud (1970-1977)
McCloud: Büyük Şehirdeki Kovboy
McCloud, Taos, New Mexico’lu dedektif Sam McCloud’un (Dennis Weaver) New York Polis Departmanı’nda (NYPD) kiralık bir kanun adamı olarak geçirdiği kaotik dönem boyunca “büyük şehirdeki kovboy” önermesini kullanıyor. Dizi kısmen efsanevi Clint Eastwood’un başrolünü oynadığı Coogan’s Bluff filminden uyarlanmıştır. Filmin senaryosunu yazan Herman Miller, aynı zamanda popüler prosedürel suç dramasının showrunner’ı olarak görev yapıyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan McCloud, benzersiz karakteri ve hikaye anlatımıyla öne çıkıyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Neo-Western Unsurları
Neo-Western filmler ve diziler giderek daha popüler hale geliyor ve temelin atılmasına yardımcı olan dizi olarak McCloud bugün vazgeçilmez bir seyirlik olarak sayılıyor. Dizideki unsurların çoğu benzer dizilerde hala kullanılıyor. Örneğin Sam, diğer memurlar bunu gülünç bulsa da geleneksel kovboy şapkasını takmakta ısrar ediyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan McCloud, Neo-Western unsurları ve klasik dedektif hikayeleriyle izleyicileri cezbetmeye devam ediyor.
Yolsuzluk, Açgözlülük ve İlişkiler: McCloud’un Temaları
Birçok Neo-Western’in kahramanları hala aynı şeyi yapıyor. Ayrıca, yolsuzluk ve açgözlülük tekrar eden temalardır. Burada toprağı ele geçirmek isteyen uğursuz bir petrol baronu değil, aynı şeyi yapmayı uman bir emlak kralı var. En önemlisi, ilişkiler hikayenin önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Bu temalar, en iyi dedektif dizileri arasında McCloud’u özel kılıyor ve izleyicilere derinlemesine hikayeler sunuyor.
4 Cannon (1971-1976)
Cannon: Bilge ve Çok Yönlü Dedektif
Cannon, eski bir LAPD subayı ve Vietnam Savaşı gazisi olan ve en çok aranan özel dedektiflerden biri olan Frank Cannon’ın (William Conrad) maceralarını anlatıyor. Kuşkusuz gelmiş geçmiş en bilge kurgusal dedektiflerden biri olan Cannon sadece çok dilli değil, aynı zamanda ansiklopedik bir sanat, bilim ve tarih bilgisine de sahip. Dahası, sokakları iyi bildiği için yakalanması zor suçluları her zaman daha kolay bulabiliyor. En İyi Dedektif Dizileri arasında yer alan Cannon, zekası ve geniş bilgi birikimiyle izleyicileri cezbediyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Kilo Konusuna Getirilen Yeni Yaklaşım
Eski dizilerin çoğu kilolu karakterleri bariz bir şekilde “şişman” olarak etiketliyor ve onları karikatür olarak kullanıyordu. Neyse ki Cannon kilo konusuna daha iyi bir yaklaşım getirdi. Bu nedenle de iyi yaşlandı. Conrad obez bir aktördü ve prosedürel suç draması bunu diyaloglarında ve hikayelerinde kabul etti. En İyi Dedektif Dizileri arasında yer alan Cannon, karakterlerin fiziksel özelliklerini saygılı ve gerçekçi bir şekilde ele almasıyla dikkat çekiyor.
Cannon’un Özgün Kovalamacaları ve Mizahı
Aktörün kilosu yumruk yumruğa ya da yaya kovalamacalara girmesine izin vermiyordu, bu nedenle kovalamacaların çoğu araçlarla yapılıyordu. Dahası, birçok bölümde Cannon sık sık cüssesi ve yemek sevgisi hakkında şakalar yapıyor. Hatta arkadaşları için yemek hazırlamaktan hoşlanıyor ve onlar da bu yüzden onu seviyor. Bu özgün yaklaşım, En İyi Dedektif Dizileri arasında Cannon’u özel kılıyor ve izleyicilere farklı bir deneyim sunuyor.
3 Father Brown (1974)
Peder Brown: Sezgi ve Psikolojiyi Bir Araya Getiren Rahip Dedektif
İngiltere’de bir Katolik rahibin suç çözücü olarak ek iş yapma olasılığı oldukça düşüktür, ancak Kenneth More tarafından canlandırılan Peder Brown’ın kahramanı tam da bunu yaptı. İngiliz romancı G. K. Chesterton’ın kısa öykülerinden uyarlanan dizi, rahibin sezgi ve psikolojiyi bir arada kullanarak gizemleri çözmesini konu alıyor. Suç draması kısa süre önce BBC tarafından yeniden çekildi. Başrolde Mark Williams yer alıyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Peder Brown, farklı bir bakış açısıyla suçları çözmesiyle dikkat çekiyor.
Dini İnanç ve Pratikliği Birleştiren Peder Brown
Sadece Tanrı’nın müdahalesi için dua etmek yerine suçun ortadan kaldırılmasında aktif rol oynayan bir vaiz görmek güzel. Tüm bu öncül, din ve pratiklik hakkında yeni bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Hala çoğu insanın hayatlarının gidişatını aktif olarak şekillendirmeye çalışmak yerine dua ettiği ve en iyisini umduğu bir dünyada yaşıyoruz. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Peder Brown, dini inançları ve pratik çözüm yollarını bir araya getirmesiyle dikkat çekiyor.
Peder Brown’daki Komik Anlar ve Beklenmedik İtiraflar
Bu anlamda, dizi bir nevi kendi kendine yardım parçası olarak hizmet ediyor. Bunun yanı sıra, dizide çok sayıda komik sahne var. Bir suçlunun itiraf kabininde her ayrıntıyı anlatmasını izlemek, ancak diğer uçtaki kişinin kendini dedektif ilan ettiğini öğrenmek, şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Peder Brown, hem mizahi öğeler hem de beklenmedik olaylarla izleyicilere keyifli anlar yaşatıyor.
2 Baretta (1975-1978)
Baretta: Yaratıcı Sivil Dedektifin Maceraları
Anthony Vincenzo “Tony” Baretta (Tony Musante), Baretta’nın kahramanıdır. İsimsiz, kurgusal bir şehirde yaşayan yaratıcı sivil dedektif, suçluları takip ederken farklı kılıklara girmesiyle tanınır. Tony’nin tuhaf tavırlarından bazıları arasında (ne zaman sinirlense) ölmüş babasıyla konuşması ve aşk ilişkilerinden kuzenleri olarak bahsetmesi yer alıyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Baretta, eşsiz karakteri ve özgün yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor.
Baretta’nın Gerçekçi ve İlişkilendirilebilir Tarzı
Bir süre boyunca, neredeyse her dizi yapımcısı bir dedektifin uzun bir palto giymesi gerektiğini varsaydı. Bu doğru değildir ve modern dedektifler bu moda tercihini nadiren tercih ederler. Tony böyle bir giyim tarzını benimsemiyordu, dolayısıyla daha gerçekçi ve ilişkilendirilebilir görünüyordu. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Baretta, izleyicilere daha samimi ve gerçekçi bir karakter sunuyor.
Baretta’nın Kültürel Etkisi ve Popüler Referanslar
Yıllar geçtikçe, dizinin kültürel etkisi çok geniş bir alanda hissedildi. Reservoir Dogs, That ’70s Show ve Party Down gibi TV ve film yapımları diziye atıfta bulundu. Bunun da ötesinde, Baretta’nın görevi sona erdikten sonra pek çok başka alışılmışın dışında kanun adamı ortaya çıktı. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Baretta, kültürel etkisi ve yenilikçi karakteriyle izleyicilere ilham vermeye devam ediyor.
1 Starsky & Hutch (1975-1979)
Starsky and Hutch: İkonik Dedektif İkilisi
Starsky and Hutch, Bay City, California’da yaşayan dedektifler David Michael Starsky (Paul Michael Glaser) ve Kenneth Richard “Hutch” Hutchinson’ın (David Soul) serserileri aramak için sokakları didik didik etmelerini konu alıyor. İkilinin iki kapılı Ford Gran Torino’su, resmi bir üçüncü karakter görevi görüyor. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan bu yapım, ikonik araçları ve karakterleriyle öne çıkıyor.
En İyi Dedektif Dizilerinde Kalıcı Etki: Starsky and Hutch
Harika bir dizi, finalinden sonra ne kadar ilgi çektiğine bakılarak değerlendirilebilir. Finalin yayınlanmasından onlarca yıl sonra, Starsky and Hutch‘ın dünyası genişlemeye devam ediyor. Şimdiye kadar sekiz bağlantılı roman yayınlandı ve Ben Stiller ve Owen Wilson’ın başrollerini paylaştığı 2004 yapımı bir film de geliştirildi. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Starsky and Hutch, etkisini yıllar boyunca sürdürüyor.
Starsky and Hutch’ın Geleceği ve Reboot Tartışmaları
Buna ek olarak, iki karakterin kadın versiyonları hakkında yeni bir reboot dizisi hakkında konuşmalar yapıldı. Umarız, bu geliştirme cehenneminde çok uzun süre takılıp kalmaz. Şimdilik, hayranlar suç ve arkadaşlığı çoğu modern prosedürün yaptığı gibi ele alan 70’lerin dizisini izlemeye devam edebilirler. En iyi dedektif dizileri arasında yer alan Starsky and Hutch, hem geçmişte hem de gelecekte izleyicileri büyülemeye devam ediyor.